Diğer Haberler
Bilirsin ben yürüyünce, ırmaklar yürür ardımdan
uluyacak orman bulunca çakal
-bülbül kesilse de-
çakal, her zaman her yerde çakaldır
sütunlu sarayda da, üniforma içinde de
zihniyeti firavunlardan kalma bir kalıntı
ne fark eder ki ismi olsa da ‘sisi’
inat kozasında öfke eğiren üniforma
çalarken ilmiklerini insan bedeninden
ve meydanlara kandan libas sererken
kasap mı oldu diye düşünürüm terziler
mısır’da toprak hicap makamında
su, mahcup mahzun kirlenmekten
vampirlerin kan şöleninden
çöller merhamet fışkırmakta
dilsiz şeytan/lar susmakta yine
içten içe kalabalık konuşmakla
ey ortadoğu’nun
yorgun ve kadîm halkı!
ey piramitlerle nil’le musa’yla yoğrulmuş
krallardan, diktatörlerden yılmış insanlar
mabetlerden çıkın artık!
ey suda suyu arayan mısırlı
-su, sensin-
yalvaç sende, nil sende
firavun sende, piramit de
bunu idrâk et mümkünse
ve bak,
son ‘kara çarşamba’dan beriye ki
nil’in çocukları handikap ve azap içinde
insanlık ‘ölü dil’ tarih sayfasında allah’ım!
hey
masum halka savaş açan korkaklar!
şuh dilberin dudaklarına asılı zaman
-gözlerinizden feri mi almış-
behey kalbi taş kesen firavunlar!
alçaklık dünyasının epsem iblisleri
silindiniz, silindiniz insanlık haritasından
ve ey
özgürlük zırhı kuşanan insan!
ey kuraldan maskeden ve tirandan
özgürlüğe koşan masum yürekli adam
ilken ve hedefin en önemlisi sevgin
oldukça zafer senindir.
18-20 Ağustos 2013 Bursa
Abdurrahman Adıyan, yazdı.
Not: BirNokta Dergisi, Eylül 2013, 140.sayıda yayımlandı.