Kanayan Yaramız Mısır Ve Fetih

21.08.2013 20:23:00
Kanayan Yaramız Mısır Ve Fetih




















KANAYAN YARAMIZ MISIR VE FETİH

 

            Müslüman âilesinin kanayan yeni yarası Mısır… Bir yanda zulmünü her defasında daha da artıran zâlim, diğer yanda elinde Kur’an,  dilinde “Allah”  lafzı doya doya şehadet şerbeti yudumlayan mazlum…

            Uyku tutmuyor bu günlerde bizi.. Nasıl tutsun ki?

            Numan ibni Beşir radıyallahu anhüma' dan rivayet edildiğine göre Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."

                                                                   (Buharî, Edeb 27; Müslim, Birr 66.)

            Vücudumuzun bir yanı hasta şu günlerde… Kur’an’ı Kerim’lerimizi onlara yardım amaçlı açıyoruz. En çok Fetih Suresi okuyoruz ve okunmasını teşvik ediyoruz.

            “Elimden ne gelir ki?”  demek yerine, Müslümanlar için, din kardeşlerimiz için bir şeyler yapmak için çabalıyoruz. Kur’an diyor kardeş olduğumuzu:

            “Müminler ancak kardeştirler.”  (Hucurât Suresi, 10)

            Kardeşlerimizin felâha ermesi için okumaya çalıştığımız Fetih Suresi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse:

- Bu sure Medine’de nâzil olmuştur ve yirmi dokuz ayettir.

-Hicretin altıncı yılında Hudeybiye musalahasının hemen ardından inmiştir. Bunun için bu önemli meseleyi ve karışık durumları ele alır.

- Resûlullah (s.a.s) rüyasında Kâbe’ye girdiğini- başlarını tıraş etmiş olarak- Müslümanlarla birlikte Kâbe’yi ziyaret ettiğini görmüştü. Hicretten beri müşrikler cahiliyet âdetlerinden olarak saygı gösterdikleri ve her türlü savaşı bırakıp silâhlarını bir kenara attıkları haram aylarda bile peygamberi ve Müslümanları Mekke’ye girmekten men etmişler Mescid-i Haram’dan alıkoymuşlardı. Halbuki bu aylarda bütün intikâm duyguları yatışır, kişi babasının ve kardeşinin kâtilini  Kâbe’de görür ama ona kılıç kaldırmaz ve Kâbe’yi ziyaretten alıkoymazdı. Ama onlar bu konudaki köklü geleneklerine aykırı olarak hicret sonu altı yıl boyunca Resulullah’ı ve beraberindeki Müslümanları Kabe’yi ziyaretten men etmişlerdi.

            Nihayet hicretin altıncı yılında Resulullah (s.a.s) bu rüyayı görmüş ve onu ashâbına anlatmış, duyanlar birbirine müjdelemişlerdi.

           

            “Allah, Resulünün rüyasını elbette doğru çıkaracaktır. İnşaallah siz kiminiz başını tıraş ettirmiş, kiminiz saçlarını kısaltmış olarak, Mescid-i Haram’a korkmaksızın tam bir güvenlik içinde gireceksiniz. Ama Allah sizin bilemediğiniz şeyleri bildiğinden ondan önce, yakın bir zafer nasib etti.”   (Fetih Suresi, 27)

            Zâlim her zaman her yerde zâlimliğini yapıyor. Peki biz kardeşlerimiz için ne yapıyoruz? Yapabiliyor muyuz?

            Hiçbir şey yapamıyorsak, Fetih Suresi yahut Kur’an’dan herhangi bir bölüm okuyamıyorsak bâri dua edelim. Dua edelim çünkü:

            Hz. Selmân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular: ki:

            "Rabbiniz hayiydir, kerimdir. Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten istihya eder."

                                                (Tirmizî, Daavât 118, (3551); Ebû Dâvud, Salât 358, (1488).

 

Yararlanılan Kaynaklar:

Fîzılâl-Îl-Kur’an, Suat Yıldırım Meâli ve Diyanet Vakfı Meâli.

 Mine TAŞDEMİR