ustam,
bütün bir kumaşı
ölçer, çizer, biçer
ön arka, cep filota
kol yaka diye seçer
parçalar ayrık ayrıktır ilkin
sanki her biri ötekine hasret
geçer çırağın aklından
-ziyan oldu kumaşa!
ustam,
kuzularını toplayan çoban misalî
cep ile filotayı, ön ile arkayı
kol ile yakayı birleştirir
emekle, sabırla, göz nuruyla
vücut bulur hünerli ellerinde
-al sana elbise, der
çırak sabırsızlığından utanır
değil mi ki
insan da bütünden ayrılan parça
bütüne hasret, vuslata koşan kul
ustam,
göğsünü içirdiğinde ceketin
yavrusunu emziren anne gibi
verir kumaşa buharı şefkatle
kıraç toprağa su veren
rençper gibi
ustam,
göğsünü yatırdığında ceketin;
kambur belirir tezgâhın yanı başında
çizgi taşı, cetvel, beyaz iplik
iğne, yüksük, makas, zarif bir nazar
ince narin dikişler, yassı teyeller
ustam, sanki kumaşla nefsini bir teyeller
ustam,
yekvücut eder kumaşı kıl tela ile
fordise ekler yakasına, klapa işler
ve müşteriyi gözler
gelip dayanınca prova vakti
ustam, prova ânında pür dikkattir
mesleğinde doğruluk onda itikattır
rikkatli nazarla sanki beni ölçer beni biçer
ustam,
sanatın inceliklerinden bahseder övgüyle
darbı meseller anlatır, idris nebi’den
sever insanı, izler insanda muhabbeti
ustam, beni elbise diye ilmek ilmek dokur
-bu zeneattır; uğraş ister emek ister, der
terziler,
suskun insanlar!
sözlü düşünür, özlü konuşurlar
yedi haftalar boyunca
oruçlu günlerde, bayram arifelerinde
y o r g u n, uykusuz, p ü r t e l â ş
bazen pürmelâl bazen pür nur olurlar
kumaşlar terzilerin elinde birer elbise
ruhlar oruçla manevî vücut bulmuş mudur
ustam,
kol takarken
bir güvercini sever gibi içtendir
uymazsa kavisine kavadora
hırsından ipleri eritir dişlerinde
sabrın, en güzel giysisi terzide.
Abdurrahman Adıyan
Bir Nokta edebiyat dergisi
Ağustos 2013, Sayı: 139