Hayatın ?Direniş Taşı?

11.06.2013 10:54:00
Hayatın ?Direniş Taşı?

 
DİRENİŞ TAŞI


Murat Soyak’ın üç kitabına bir yenisi daha eklendi. Bahar Sürgünü (deneme), Acı Ceviz (hikâye)  ve “Irmaklarca”dan sonra ikinci şiir kitabı “Direniş Taşı” yayımlandı. Direniş Taşı’nda her ne kadar şair Soyak, Filistinli mazlum Müslümanları konu edinse de kitabın muhteviyatında bütün direnişler hayatı işaret ediyor.

Yunus sevgisiyle “her dem yeni doğarız bizden kim usanası” düsturuyla yola çıkan Soyak Direniş Taşı’nda altmışa yakın şiirle görücüye çıkmış. Şair’in gerek “Irmaklarca”da ve gerekse bu kitabında dikkat çeken en önemli husus sade kullanılmış bir dil ve terennüm edilen mısralar her kesimin ve özellikle de çocuklar ve gençlik gruplarına daha yatkın ve belirgin görülüyor. Bazı hikâyelerinde de olduğu gibi şiirlerinde de çocuklara yönelmesi nedeniyle şair eserlerinde de kendini çocuk edebiyatına daha yakın hissettiriyor. Dili ve kısa mısralardan kurulu şiirleri ve bunlara eşit olarak da konuları böyle bir düşünceyi açığa çıkarıyor. Bunda da yer yer geçmişe giderek memleketinden çizdiği tasvirlerinde izler taşıması bu kanıyı kuvvetlendiriyor. “Baba Oğul”, “Rüzgâra Karşı Anne”, "Sonra Issız”, "Resim”, “Siyah Beyaz”, "Acı Anı”, “Çağa Tanık”, "Oyun”,"Hayat Bilgisi”, "Resimli Şiir”, "Dert”, “İlk Mektep”, "İğne”, "Kökler”, "İstanbul Hatırası”, "Kayıtlar”, "Kışın Halleri”, "Sabır Çiçekleri” gibi şiirler hayatın ortasında, kıyısında çocuklara bakışta o sevgi ve iklimi yaşatmaya yetiyor. Soyak’ın şiirleri bunlarla da sınırlı kalmıyor memleket sevgisi, yaşama sevinci, bahar, hayat tecrübeleri, hayatın direnci ki “Direniş Taşı”na müsavi; “Sözümüz Var”, “Karşı Şiir” ve ”Umran” ile sınırlı kalmış denilebilir.

Soyak, bu eserinde; sade bir hissiyatla huzuru arayan, paylaşan, hayatın hüzün veren yanlarıyla beraber sevgi ve sevinci de teksif ettiği görülür. Hayatın bahar yanını, kuşları, ağaçları mısralara gönül rahatlı içinde taşırken “Kıvılcım”,”Dünya Hali”,”Kör Kuyu”, “Çağa Tanık” gibi şiirlerde de yabancılaşma ve kaybedilen değerler karşısında duyulan özlem ve karamsarlık görülür.

“Direniş Taşı”nda bazı şiirler en yalın haliyle bazı şiirlerde de derinleşen duygu ve fikirler sadakatle yoğrulur; bahar ve Yaradan’a duyulan sevgi izhar olunur. Şair, her ne kadar dili rahat ve sade kullansa, bazı şiirlerde yaşamı içselleştirse de bazı şiirlerde aynı yaklaşım görülmez dolayısıyla şiire derin anlamlar yükler. Şairdeki bu tutum hayata bakışında ve kitleye karşı yönelişiyle izah edilebilir. “Direniş Taşı” bu bakımdan ve konularda dikkate alınarak birkaç bölüme ayrılabilirdi, diye düşünüyoruz. Soyak’ın şiirlerinde soyut mülahazaların da hâkim olduğu mısralar yok gibidir. Ancak “Hayrat Makamı”nda şiirini istisna olarak görmek mümkündür. İlk beyitte bir ağacın kırılan dallarını insani bir tavır ve sevgisi içinde tasvir eyleyip ele alan şair, dere tepe dağ taşı bu varlığa tanık tutar:

“Kırılsa da dalları doğduğu yere meftun
Bu dere tepe bu dağ taş ezelden aşina”

İkinci beyitin ilk mısraında adalet yargısı ile toprak özdeşleştirilir: “Pek adil yargıç kimseyi kayırmıyor toprak”

İnsanoğlunun topraktan kazancında kendi niyet, çaba ve yaşantısının mutlak bir payı vardır.  Tarlasına baktığı ve emek verdiği oranda ürününe kavuşabilir. Aynı beyitin ikinci mısraında düşüncenin müphemleştiği görülür: 
“Issız eşit küme kapısı gelene açık”

Belirsizleşen düşünce yarı vuzuha kavuşur. Toprak veya topraklar ıssız bir algıyla soyut kavramlara bürünerek idrak edilmesine ve emeğin karşılığına vurgu yapılır.

Halis, saf bir düşünceyle güzellerin güzelini tasavvur etmek, özlemek, mesrur olmak böylesi sade, içten ve ulvi niyetle, söyleyişle dile gelirdi. Şair de munisçe duygular sevgililer sevgilisinde ne güzel dile gelmiş:

“kapına geldik efendim
dosta yakın olmak güzel
yağmur sevincidir yaşanan
adını anmak güzel

çiçekler içinde gül
sundun hakikati ayet ayet
aydınlandı insan, arındı
birlik yurdunda cennet

çağları aşıp gelen çağrı
hayatın kurtuluşa işaret
yeniden dirilmek aşkı ile
varlığın âlemlere rahmet

şimdi yansın kelimeler
anlam kazansın bir güzel
nur tamam olur o gün
gül ile başlamak güzel"

Peygamber Efendimiz(sav)’e yazılmış bu şiirde huzur kendini alenen hissettiriyor. Şairdeki bütün duyguların, fikirlerin kaynağında hayata bakışında manevi bir serinliği duymak mümkündür.

Soyak’ın “Direniş Taşı”nda mısralar sade ve anlaşılır bir mahiyet taşımakla birlikte iki tür bir söyleyiş içinde bulunduğu görülür. Her kesimin rahatlıkla idrak edebileceği şiirler, şiirin formu içinde açık, anlaşılır ve kapalı olmamasına karşılık zihinleri tefekküre bir davet, belirli bir mikyasta da derinlik… Bu haliyle Soyak’ı iki tür bir söyleyiş içine iten bediilik içinde sunduğu şiirlerinde hedef aldığı kitle nedeniyle olduğunu düşünüyoruz; gençler ve yetişkinler!

Şiirlerin mazrufuna bakıldığında da yaşadığı toplumun meselelerini kendine dert edindiği bunu da fazla coşku ve öfkeye kapılmadan kendi mizacına paralel bir lisan-ı hal ile dile getirmekte olduğunu görüyoruz.

Soyak, şiirlerinde gerek dil ve kelime ve gerekse şiire bakışında, şiir dünyasında biraz ikinci yeniye yakın görünmekle birlikte; bağımsız ve kendine özgü şiirin yapısından sapmadan şiirlerini genellikle sade bir Türkçe ile yazarak bu yolda ilerlemektedir.

Osman Aytekin
Direniş Taşı | Murat Soyak | Roza Yayınevi | İstanbul 2012 |