H-AYKIRI aydınlığı

6.06.2013 10:13:00
H-AYKIRI aydınlığı

 
H-AYKIRI’DA “GENÇLİK” İZLERİ

Mersin Erdemli’de Ökkeş Karakiprik ve Helim Dur tarafından 2011’de kurulan h-aykırı (fanzin) dergisi, Mayıs 2013 tarihli  8.sayısında “gençlik” konusunu ele aldı. Bu sayının kapağındaki “Bir Gençlik Geliyor Ama…” başlığı, farklı anlamlara kapı aralıyor. Helim Dur’un editör ve yayın yönetmenliğinde çıkan h-aykırı, dinamik yapısıyla dikkat çekmektedir. Ezber bozan, beyinde ve ruhta şok etkisi yapan, ses ve bilinç arasındaki ince çizgiyi koruyarak haykıran, harita üzerini soru işaretleri ve ünlemlerle dolduran inançlı ve inatçı bir dergi: 
h-aykırı

8.sayıda “gençlik” kavramı farklı renk ve desenlerle okuyucuya sunuluyor. Bu çerçevede “ gençliğe bakış/gençliğin bakışı” gibi iki yönlü bir değerlendirmenin izlerini görüyoruz. Yazı, şiir, çizgi ve ara notlarla bir “gençlik fotoğrafı” sunuluyor bizlere. “İlkelerimiz silkelenemez” diyerek bir dik duruş tavrı sergileyen h-aykırı’nın ilkelerini, bazen “ilkelerimiz” başlığı altında bazen de “satır araları”nda bulabiliriz.

      Raziye Yıldız’ın kapaktaki çizgisi, bizleri daha başta düşünmenin sarsıcı sonuçlarıyla yüzleştiriyor: bir genç, elinde bıçak, bir genç, boğazında ip, uzanan el, uzanılan el, bir genç,  ateş evet ateş,  bir genç… Üstat  Necip Fazıl’ın resmedildiği bir başka çizgi çalışması ise Cennet Ünal’a ait. Karacaahmet şiirinden alınan bir beyitteki “ölüm ve gençlik” vurgusu tabloyu tamamlamış oluyor: “Ebedî gençlik ölüm, desem kimse inanmaz; / Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.”


            

  “Haritayı şahdamarından yakalayıp : yitirdiğim kimliğimi arıyorum…” haykırışının sahibi Mehmed Tatlı “Puf Koltuklar”ı sanık sandalyesine oturtuyor: “Rahatlık: anıtlaştırıldı her köşede.” Nedim Yılmaz ise, kimliğini yitiren bir gencin “ Yaradılış gayemiz nedir ve coğrafyamızın dokusu neyi gerektirir?” diye sorması gerektiğini vurguluyor.

    Gazi Balcı; bir can çekişme sancısına dokunan “Balık Düşleri” yazısıyla yer alıyor dergide. İdris Çakı “Susma Noktası”nda silinmenin acısını tazelerken, Hatice Batmaz “Zaman” şiirinde “Yükseklerden korkmak ayıp değildi” diyor bu çağda büyümenin korkusuyla. Kevser Kılınç yeryüzü sakinlerine “ anla(ş-ıl)mak ” başlığı altında soru işaretleri bırakmakta.

    Sevde Nur Çukur  “Ölümsüz Gençlerden İşaret” başlıklı yazısında günümüz gençliğine bir işaret verildiğini ve bu işaretin şüphesiz “Mekke’nin kızgın çöllerinden” geldiğini belirtmiştir.

   “Dünya İçindeki Mağaranın Dışı” ve “Mağaranın İçindeki Dünyanın İçi” diyerek iki başlık altında mağaradakilere seslenen Zafer Baysal : “ Mânâ, kırmızı bültenle aranıyor. “ dedi ve mağaradan bir çatırtı duyuldu.

  “Çağın götürüleri”nden kaçan Oğuz Yılmazer “okunmamış kitapların” karanlığından ve vebalinden, kitaplara ve -içinde kitap bulunan- kitapçılara kaçtı.

    Murat Soyak, gençlikte yola çıkmadan önce “yoldaş” seçiminin önemine dikkat çekerek kendisinin lise yıllarında Sezai Karakoç’u tanıma imkanı bulmasını bir örnek olarak sunuyor. Şu cümlesi bir özet gibi: “Gençliğim el yordamıyla aramak ve bulmak ile geçti.” 

    Helim Dur ise “millî gençliğe” ithaf ettiği “Geniş Zamanlar” şiiriyle sesleniyor bizlere: “Gözümüz hep ötelerde/Öyle tuttuk siperleri // Sarılmışsa etrafımız/Yaracağız çemberleri”

   Bu sayıda ayrıca, bundan on iki yıl önce, gençlerin ruh dünyalarına yönelik olarak yapılmış bir anketten kesitler sunularak, zihinlere bir güncelleme yapma gereği hatırlatılıyor. 

  “Mevsim normallerine uymayan” h-aykırı dergisi, hakikati hatırlatmayan edebiyatın uzağında olduğunu ilkeleri arasında sıralamıştır. h-aykırı sesler korosu, “ikinci ve üçüncü şahıslara ve bütün insanlığa” seslenmeye devam ediyor… 



      Adres : Hayret Dağı, Soru Yolu, Sabır Mağarası, Erdemli-Mersin
      
haykiridergisi33@gmail.com



   Mehmed Tatlı 

              Ökkeş Karakiprik , Helim Dur