Osman Sarı Şiirleri

17.05.2013 09:41:00
Osman Sarı Şiirleri

 
 
Taş Gazeli

I
Taş taş değil bağrındır taş senin 
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin 

Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri 
Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin 

Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey 
Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin 

Anne seninle bağrın döğer gider mi acı 
Hanidir Ferhad'dan aldığın ders taş senin 

Sen de mi taşla bir oldun ey sevgili 
İşitmez oldun beni kalbin taşdan taş senin 

Ölüm sendendir bana nedir taşlamak beni 
Bana güldür çiçektir attığın her taş senin 

Gözünü dikme taşa işte parça parçadır 
Şimşektir bir bakışın dayanır mı taş senin 

Deprem değildir dağı ve beni sarsan 
Bir bakışın komaz taş üstünde taş senin 

Niçin çıktın dağlara evren çöl oldu leyla 
Topuğun öpmek için toz oldu dağ taş senin 

II 
Taş taş değil bağrındır taş senin 
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin 

Ülkendir taş ve beton bu yanlışkent 
Her gün bir yanın biraz daha taş senin 

Taş alanlarıdır taş insanları taşır bir 
Nereye gelsen ey aşk karşında bu taş senin 

Uygarlık taşla taşımak çağlar üzre 
Kolların bu denli güçlü müdür senin 

Bir taş devridir ama bağışla beni 
Niçin bunca geldim üstüne ey taş senin 

Bir İbrahim bıçağı ikiye biçer taşı 
Sevgili nasıl kırdı kutlu dişin taş senin 

Ölüm bir kasırgadır çevirir seni beni 
Nedir kucağında kocaman taş senin 

III
Bir bir yürürlükten kaldırılıp çürümüş devrimleri 
En gürbüz bir devrimi dikmek yerine taş senin 

Nereye koysam seni söyle ey yüreğim 
Bir gün beni ele verir bu güçlü atış senin



 


Yönelişler


İçimde birikmiş Kerbela gibi 
İşte kalbini getirdim sana 

Yere çaldım bütün kelimeleri 
Adını aradım yalnız adını 

Gel de durdur burda sürekli dönen 
Beynimi öğüten değirmenleri 

Elini uzat ki bana elini 
Kat kat duvarları yarıp çıkayım 

Bir eşya ağıdır sökemiyorum 
İçimden dışımdan kuşatmış beni

*

 
Ölüm

Beklemiş beklemiş birden gelmiş ölüm 
Sanki bin yıl beklemiş beni bulmuş ölüm 

Kuşatmış her yandan bütün yolları tutmuş 
Herkesi bir av gibi önüne katmış ölüm 

Siz niçin böyle dimdik ayaktasınız dağlar 
Sanki sizi görmemiş sizi unutmuş ölüm 

Ey bir türlü doymayan gözleri zulmün 
Seni de vurmak için pusuya yatmış ölüm 

Ey zulüm denizleri köpürüp taşan 
Her yanı tutmuş ölüm her yanı tutmuş ölüm 

Nerede bir can varsa ağını atmış ölüm 
Kendi hiç uyumamış bizi uyutmuş ölüm 

Beklemiş beklemiş birden gelmiş ölüm 
Sanki bin yıl beklemiş beni bulmuş ölüm



 
Kurşun Gazeli
 
Savaşa girdin kalbim bin yara aldı beni 
Ne denli acı varsa aradı buldu beni 

Seni bir bomba gibi taşımak bu göğüste 
Bir Ebubekir kıldı bir Ömer kıldı beni 

Kurmak bize düştü bu kalbi sökülmüş çağı 
Buyruk en ağır yükün altına saldı beni 

Atıldık kurşun gibi kentin alanlarına 
Bir kaç put ve taş gördü birden irkildi beni 

Parça parça bir yürek delik deşik bir bağır 
Bir beş değil sevgili bin kurşun deldi beni 

Bir de bakışlarındır kurşun gözlerin senin 
Kılı kıpırdamadı el gördü geldi beni 

Yine seni özlemek birikti bir dağ gibi 
Ve yürüdü üstüme altına aldı beni 

Bir katılık döşenmiş upuzun bulvarlara 
Adım atar atmaz bir donma aldı beni 

Böyle çıktım alana ve yürüdüm yürüdüm 
Ne görebildi kimse ne anlayabildi beni 

Ve put alanlarından geçtim İbrahim gibi 
Bir savaş bildi beni bir eylem bildi beni

Osman Sarı