Diğer Haberler
Bilirsin ben yürüyünce, ırmaklar yürür ardımdan
ŞİİRANNE
Şiirde derinlik, sıcaklık, yakınlık... Şiir, sahici dil; içtenliğin adı. Şiirimizde ‘anne’ konusunun nasıl işlendiğine, anlatıldığına dair bir bakış denemesi bu yazı.
Sezai Karakoç, “Anneler ve Çocuklar” şiirinde çocuğu ölen bir anne ve annesi ölen bir çocuğun hallerini yalın ve etkili bir dille anlatır. Bir gün sevdiklerimizi kaybedeceğiz. Bu büyük bir acı… İnsanlardan kaçmak isteyen, hayatın kıyısına çekilen anne ve çocuk. Yaşanan derin acının şiiri.
Anneler ve Çocuklar
Anne öldü mü çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde siyah bir çubuk
Ağzında küçük bir leke
Çocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünür gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne
Kaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne
Ahmet Kutsi Tecer, “Anneler” isimli şiirinde ince duyarlılığı mısra mısra işler. Anne ve çocuk arasındaki bağ ne güzel anlatılmış! Anne, çocuğu için hep iyilikler, güzellikler düşünür. Dua dua yakarıştadır. Annelerin duası ile yolumuz açık ve aydınlık. El bebek gül bebek büyüyen çocuklar bir gün uzaklaşır. Vakti gelince yuvadan uçan kuş misali. Hepimiz için geçerli bu. Evet, zordur evlattan ayrılmak. Yine de kabulleniriz ayrılığı. Zira dünya böyle kurulmuş deriz. Sonrası hayırlısını dilemek; sıhhat ve huzur ile…
Anneler
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
—Tenimde bir yara işler gibisin.
Titrerim, rüzgârlar keder vermesin.
Anneler beşikten der çocuğuna:
—Acını görmesin gözüm âlemde.
Teselli demeksin bana son demde.
Bütün ümitleri yel alır gider.
—Tomurcuk açılır, sel alır gider.
Anneler büyütür, el alır gider.
İbrahim Alâaddin Gövsa, “Anne Sevgisi” isimli şiirinde bir çocuğun dilinden anneyi anlatır. Çocuk, annesine duyduğu sevgiyi dillendirir. Çocukların annelerine yakınlığı, sevgisi, hasreti bambaşkadır. Çocuğun annesine duyduğu sevgi biraz da sığınmanın ifadesi olsa gerek.
Dışarısı yabancı, dışarısı korkulu… Anne elinden tutar, yol gösterir, öğüt verir, kucaklar çocuğunu. Karşılıklı içten bir sevgi ve güven vardır. Çocuğun anneye bakışı var bu şiirde.
Anne Sevgisi
Bir annenin iki yavrusu varmış.
En küçüğü beş yaşında kadarmış.
Bir gün anne küçüğünü severken,
Çocuk demiş:
—Güzel anne, seni ben
Ne kadar çok sevdiğimi bilmezsin,
Belki beni sen o kadar sevmezsin.
—Neden oğlum?
—Çünkü yavrun ikidir.
—Senin gönlün iki aşk ile çarpar.
Benim yalnız bir sevgili annem var!
Tahsin Saraç, “Ana Öğüdü” isimli şiirinde bir annenin çocuğuna verdiği öğütleri güzelce anlatır. Anne demek biraz da ‘öğüt’ demektir. İyilikleri, güzellikleri, doğrulukları anlatır anneler hiç usanmadan. İsterler ki evlatları iyi insan olsun. ‘Kimseye kötülük yapma’ derken anneler, barışın, sevginin, dostluğun tohumlarını ekerler. Onlar ile geleceğimiz aydınlık.
Ana Öğüdü
Çiçekleri ezme yavrum
Çiçek bir yüreğe benzer
Çiçek ezen insan ezer.
Sakın sen kuş vurma yavrum
En engin bir kardeşlikle
Uçar kuşlar gökyüzünde
Tüfekle oynama yavrum
Şakacığı bile çirkin
Bir canlıyı öldürmenin.
Gel bir çiçek ol sen yavrum
Kendi ülkenin renginde
Şu yeryüzü deHABERICERIKde.
Sedat Umran, annesinden uzakta kalmış bir çocuğun hayâllerini, isteklerini “Çocuğun Düşü” isimli şiirinde dile getiriyor. Bulut, kuş, su, çiçek uzaktaki anneye yaklaşmanın birer vesilesidir. Anneye duyulan hasreti okuyalım.
Çocuğun Düşü
Çocuk hayal ediyor: Bulut olaydım keşke
Ne güzel olurdu annemin göğünde yitmek
Çocuk hayal ediyor: Bir kuş olaydım keşke
Ne güzel olurdu annemin saçına konmak
Çocuk hayal ediyor: Su olaydım keşke
Ne güzel olurdu annemin sesine karışmak
Çocuk hayal ediyor: Çiçek olaydım keşke
Ne güzel olurdu annemin sevincinde açmak
Arif Nihat Asya, “Anne” şiirinde anne ve çocuk arasındaki ilgiyi, yakınlığı anlatır. Bir annenin dilinden olup bitenler değerlendirilir. Annelerin çocukları için verdiği emeği düşünelim. Saçlarındaki ak, yılların yorgunluğuna işaret. Üzerimizdeki hakları unutulmaz. Bu şiirde annelik duygusu ve özveri belirgindir.
Anne
İlk kundağın
Ben oldum yavrum.
İlk oyuncağın
Ben oldum.
Acı nedir
Tatlı nedir… Bilmezdin…
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum
Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini…
Tülün dudağın
Ben oldum
Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
“Onun annesi” diyorlar…
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana
Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim,
Sana o kadar ısındım ki…
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu, kırdın…
İncinmedim
İlk oyuncağın
Ben oldum, yavrum
Son oyuncağın ben oldum
Lâyık değildim
Lâyık gördüler
Annen oldum yavrum
Annen oldum!
Necip Fazıl Kısakürek, annesine duyduğu sevgiyi ve hürmeti “Anneciğim” şiirinde ifade eder. Şiirde anne ile çocuk arasındaki bütünlüğe ve kopmaz bağlara işaret var. Her kişi yalnız ölür. Şair, bu yakıcı gerçeği aşmak isteyen bir tavır ile annesinin yanındadır. Ölen anne ile ölmek ister. Zira hayat anne ile anlamlı ve yaşanılır. Annenin yokluğu dayanılmaz bir dert. Anneye duyulan o yüce sevgi ve yakınlık mısra mısra işlenmiş.
Anneciğim
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için
Bu kış yolculuk var, diyorsa için
Beni de beraber al anneciğim!
Anneler için yazılmış daha nice şiir vardır! Anne güzellemesi de diyebiliriz bütün bu şiirlere. Şiirde ‘anne’ imgesi ile içtenliğin, yakınlığın anlatım çabaları okunur hep. Kaybedilmiş zamana dönüş özlemi vardır. Anne ile çocuk arasında bir köprü gibidir şiirler. O köprüden ana yurda geçiş sağlanır.
Yıllar geçse de unutulmaz iyilikler, güzellikler ve anne!